Türk yemek kültürünün önemli yiyeceklerinden çorba, Ramazan sofralarının da baş tacı. Ramazan ayında iftar ve sahurda çorbanın sofralardan eksik edilmemesi gerekiyor.
KKTC Yakın Doğu Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Kurucu Dekanı Prof. Dr. Sevinç Yücecan, "Çorba, besleyici özelliğinin yanı sıra hem tok tutuyor, hem de sindirim sistemini rahatlatıyor. Geleneksel çorbalar veya kuru çorbalar her öğün tüketilebilir" diyor.
Anadolu'daki varlığının 6 bin yıl öncesine dayandığı tahmin edilen çorba, her mevsim tüketilebilme özelliği ile Türk mutfağının gözde yiyecekleri arasında ilk sıralarda yer alıyor. Binlerce yıllık geçmişe sahip olan çorba, hem tok tutması hem de sindirim sistemini rahatlatması nedeniyle özellikle Ramazan sofralarının da vazgeçilmezi.
KKTC Yakın Doğu Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Kurucu Dekanı, Beslenme ve Diyetetik Bölümü Kurucu Başkanı Prof. Dr. Sevinç Yücecan, oruç tutanlarda su kaybı olduğuna dikkat çekerek, Ramazan'da çorba, hoşaf, komposto gibi yiyeceklerin sofralardan eksik edilmemesi gerektiğini söyledi. Prof. Dr. Yücecan, "Geleneksel çorbalar veya kuru çorbalar hem sahurda hem de iftarda tüketilebilir. Yemeğe bir kâse çorba ile başlamak hem mideyi yemeklerin sindirimine hazırlar, hem vücudun su dengesini korur, hem de tokluk hissi verir" dedi.
ÇORBA VE HAFİF TATLILAR TERCİH EDİLMELİ
İftarda ağır hamur işleri, kızartmalar yerine çorbalar, haşlanmış-ızgara veya fırında pişirilmiş et ya da tavuk veya hindi, sebze yemekleri, bol salata ve meyve yenilmesini tavsiye eden Prof. Dr. Yücecan, tatlı olarak daha hafif olduğu için sütlü (sütlaç,muhallebi) ve meyveli tatlılar (elma, kabak, ayva tatlısı) tercih edilmesini önerdi. Özellikle çorbanın besleyici özelliğine de işaret eden Prof. Dr. Sevinç Yücecan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Çorbalar kolay hazırlanabildiği için, iftar sofrası hazırlama telaşında bile rahatlıkla yapılabilir. Geleneksel çorbalarımız hatta pratik bir çözüm olarak kuru çorbalar tercih edilebilir. Zaten kuru çorbanın üretim mantığı ev yapımı tarhanadan farklı değildir. Kurutma yöntemi ve modern ambalajlama sonucu kuru çorbalar her hangi bir koruyucu madde içermiyor. Çorbalar kilo dengesini sağlamak için de birebir. Ağırlık hissiyatı yapmadan tok tutar ve sıcak olduğu için hızlı içemeyeceğimizden de sindirimimize vakit tanır. Yemek kültürümüzde çok çeşitli çorbaların olması da bizim için büyük avantaj. Bu sayede hem tekdüzelikten kurtuluyoruz hem de farklı çorbaların farklı yararlarını vücudumuza alabiliyoruz."
Dr. Yücecan sahurda da emilimleri diğer besinlere göre daha yavaş olan yiyecekleri önerdi. Yücecan, "Sahurda özellikle kan şekerini daha yavaş yükselten ve diğer besinlere kıyasla daha fazla tokluk hissi oluşturan et, süt, peynir, yoğurt, yumurta gibi besinler ve/veya bu besinlerden oluşan çorba ve yemekler tüketilmeli. Sebzeli börekler ve meyve de yenebilir" dedi.
KKTC Yakın Doğu Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Kurucu Dekanı Prof. Dr. Sevinç Yücecan, "Çorba, besleyici özelliğinin yanı sıra hem tok tutuyor, hem de sindirim sistemini rahatlatıyor. Geleneksel çorbalar veya kuru çorbalar her öğün tüketilebilir" diyor.
Anadolu'daki varlığının 6 bin yıl öncesine dayandığı tahmin edilen çorba, her mevsim tüketilebilme özelliği ile Türk mutfağının gözde yiyecekleri arasında ilk sıralarda yer alıyor. Binlerce yıllık geçmişe sahip olan çorba, hem tok tutması hem de sindirim sistemini rahatlatması nedeniyle özellikle Ramazan sofralarının da vazgeçilmezi.
KKTC Yakın Doğu Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Kurucu Dekanı, Beslenme ve Diyetetik Bölümü Kurucu Başkanı Prof. Dr. Sevinç Yücecan, oruç tutanlarda su kaybı olduğuna dikkat çekerek, Ramazan'da çorba, hoşaf, komposto gibi yiyeceklerin sofralardan eksik edilmemesi gerektiğini söyledi. Prof. Dr. Yücecan, "Geleneksel çorbalar veya kuru çorbalar hem sahurda hem de iftarda tüketilebilir. Yemeğe bir kâse çorba ile başlamak hem mideyi yemeklerin sindirimine hazırlar, hem vücudun su dengesini korur, hem de tokluk hissi verir" dedi.
ÇORBA VE HAFİF TATLILAR TERCİH EDİLMELİ
İftarda ağır hamur işleri, kızartmalar yerine çorbalar, haşlanmış-ızgara veya fırında pişirilmiş et ya da tavuk veya hindi, sebze yemekleri, bol salata ve meyve yenilmesini tavsiye eden Prof. Dr. Yücecan, tatlı olarak daha hafif olduğu için sütlü (sütlaç,muhallebi) ve meyveli tatlılar (elma, kabak, ayva tatlısı) tercih edilmesini önerdi. Özellikle çorbanın besleyici özelliğine de işaret eden Prof. Dr. Sevinç Yücecan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Çorbalar kolay hazırlanabildiği için, iftar sofrası hazırlama telaşında bile rahatlıkla yapılabilir. Geleneksel çorbalarımız hatta pratik bir çözüm olarak kuru çorbalar tercih edilebilir. Zaten kuru çorbanın üretim mantığı ev yapımı tarhanadan farklı değildir. Kurutma yöntemi ve modern ambalajlama sonucu kuru çorbalar her hangi bir koruyucu madde içermiyor. Çorbalar kilo dengesini sağlamak için de birebir. Ağırlık hissiyatı yapmadan tok tutar ve sıcak olduğu için hızlı içemeyeceğimizden de sindirimimize vakit tanır. Yemek kültürümüzde çok çeşitli çorbaların olması da bizim için büyük avantaj. Bu sayede hem tekdüzelikten kurtuluyoruz hem de farklı çorbaların farklı yararlarını vücudumuza alabiliyoruz."
Dr. Yücecan sahurda da emilimleri diğer besinlere göre daha yavaş olan yiyecekleri önerdi. Yücecan, "Sahurda özellikle kan şekerini daha yavaş yükselten ve diğer besinlere kıyasla daha fazla tokluk hissi oluşturan et, süt, peynir, yoğurt, yumurta gibi besinler ve/veya bu besinlerden oluşan çorba ve yemekler tüketilmeli. Sebzeli börekler ve meyve de yenebilir" dedi.
0 Yorumlar